Eninde sonunda beni mahvedecek seyleri arzuluyorum ben diye bir yazı okudum geçenlerde ve durup düşündüm. Sahi neden bu eğilim?
Duygular çok karmaşık degil mi? Sevmeye ve sevilmeye o kadar muhtac hissediyorum ki bazenleri, sonunu bile bile birinin peşinden koşarken buluyorum kendimi. Şuana kadar bir seyler hissedebildiğim insanlar beni sevmekten cok uzakta, duygusal boşluğun kıyısında insanlardı. Ve ben olmayacağını en başından bilmeme rağmen arkalarından gitmekten alıkoyamadım kendimi. İyi de neden? İnsan bir yere varmayacağını bildiği bir yola cıkar mı hiç? Bir yere varma olasılığının peşinden mi gidiyorum yoksa sonunda bir yerr varacağım yollardan korktuğumdan mı çıkmazlara giriyorum hep?
"İnsan bir yere varmayacağını bildiği bir yola çıkar mı hiç?"
Evet, çıkar. Çünkü bazen yolculuk değil, arayışın kendisi hayatta tutar bizleri. Birinin kalbimizi attırması öyle enteresan gelir ki, kimi zaman sevgi dahi olmayan duyguların peşinden adımlar gideriz. İnsan bazen bir yere ulaşmak için değil, sadece yürüdüğünü hissetmek için yola koyulur. Çünkü beklemek çok daha acı vericidir. Çünkü durmak, hiçliktir. Ve evet, bazen varacağın yerin seni daha çok inciteceğini bildiğin için o güvenli ve güzel yoldan korkarsın. Çıkmaz sokaklar bu yüzden cazip gelir: Sonu belli, hayal kırıklığı ama en azından sen kontrolündesindir. “Beni yine sevmeyecek, biliyorum” dersin. Ve bu öngörü, acının bile tanıdık olanını tercih etmek gibidir. En azından hazırlıklısındır. Yetememezlik hissine, sevilmemeye, kaçıp gidilmesine. Hisler bu kadar acımasızken bile bu yolu seçiyor olmamızda kendimize verdiğimiz değerle alakalı olsa gerek.
Ayrıca şu da çok önemli: Bazı insanlar aşkın kendisinden çok aşık olma haline tutkundur. Bu, bir tür psikolojik bağlanma şeklidir. “Aşka aşık olmak” dediğimiz şey. Bunun içinde romantize edilmiş acı, tutku, yoğun duygular ve yalnızlığın büyüsünü hissettiren dram vardır. Gerçek, sakin ve güvenli bir sevgiyi sıkıcı bile bulabilirsin böyle bir durumda. Çünkü kalp, fırtınaya alıştıysa, dingin denizde huzur değil, boşluk hisseder. Ben mesela, izlediğim filmlerden okuduğum kitaplara içinde aşk olmayan hiçbir şeye tahammül edemiyorum. Hayatı yaşanabilir kılmak için aşık olmak gerek gibi geliyor. Aşk hikayelerini dinlerken gözlerimin içi parlıyor ama gel gör ki aşk hayatım epey bir yokuş aşağı. Çok yükseğe çıkmayı beklediğimden sanırım tüm duygular az geliyor. Yetmiyor kimse. Bu sefer bana sevgi değil belirsizlik veren insanların büyüsüne kapılıp gidiyorum. Çünkü belirsizliğin getirdiği o toxic bağlanma zihnime ve vücuduma öyle kötü geliyor ki düşünmeden edemiyorum o kişiyi. E o kadar aklımı oyalayan birine bir şeyler hissetmemek mümkün mü?
Ve sanırım gerçekten sevilmediğim sürece de bu korkunç döngüden kurtulamayacağım.
Sevgiyle kalın.
Nur <3
bu kadar derin hissedebilen bir kalp, mutlaka ehliyle karsılasır. yolun sevgiye cıksın🤍
Teşekkürler. Hayırlı olsun .